KONU: Ubuntu* anlayışıyla agroekolojik tarım ve hayvancılık ile Dersim’den başlatılarak tüm ülkeye yaygınlaştırılacak mutlu, sağlıklı ve başarılı geleceğimizi hedefleyen bir değişim, dönüşüm projesidir.
“Suçluyu kazıyınız altından İNSAN çıkar. Asıl olan suçluyu yok etmek değil, suçu yok etmektir. Çünkü suç bataklık, suçlu ise bataklığın doğal nüvesi olan sivrisinektir. Biz bataklığı kurutmak yerine sivrisinek kovalarsak, bizim ömrümüz biter ama sivrisinek bitmez. Oysa bataklığı kuruttuğumuzda habitatı yok olduğundan sivrisinekte yok olur.” Prof. Dr. Faruk Erem’e saygıyla.
Bilindiği üzere ülkemiz son 50 yıldır terör ve iç savaş mağdurudur. Dersim bu mağduriyeti ülke ortalamasından birkaç kat daha fazla yaşamıştır ve hala yaşamaktadır. Tunceli (Dersim) toplumumuzun önemli bir kesiminin beynine hatalı ve/ya kasıtlı bir şekilde terör başkenti olarak kazınmıştır. Oysa akarsuları, dağları, ormanları ve eşsiz güzellikteki doğasıyla Türkiye güzellik başkenti olmayı hak ediyor. Yine doğa ve insan sevgisine dayalı Alevilik inancı nedeniyle de, Türkiye iyilik başkenti olarak anılmayı hak ediyor. Dersim doğası, ülkemizin, insan ayağı basılmamış, el değmemiş en bakir doğanın en fazla bulunduğu bir konuma sahiptir.
“Mühim bir fikrin varsa ve bunun insanlara etki edecek bir iş olduğunu düşünüyorsan, senin sorumluluğun bu dünya için onu icra etmektir.” GOETHE
Memleketimizin yukarıda kısaca arz ettiğim aslına, özüne dönüşü için, terör karşıtı biz bir grup aydın bu yazının başlığındaki girişimi başlatmak istiyoruz. Son yıllarda doğamızın ve dağlarımızın en güzel zirvelerine çok sayıda kulekol ve kalekol yapılınca eski karakollar etrafı mayınlanmış halde çürümeye terk edildi. Devletin Munzur Dağ ve Ormanlarında çürümeye terk ettiği karakolları alıp buraları Eko- Köylere dönüştürmek istiyoruz. Köy Enstitülerinin eğitim, öğretim ve üretim tarzını modelleyerek ve günümüze adapte ederek Eko-Köyler kuracağız. Eğiten, öğreten ve üreten ETİK İNSAN FABRİKALARI işlevi görecek bu kurumları yaygınlaştırarak BİLGİ VE BECERİ HOLDİNGLERİ’ne dönüştüreceğiz. Kuracağımız EKO-KÖY FABRİKALARININ ürünleri yalnız domates, biber, koyun, keçi vb olmayacaktır. Bu fabrikaların en öncelikli ve önemli ürünü; eğitilmiş, öğretilmiş, yeteneğine göre sanat ve zanaat ile bilgili birikimli, ahlaklı ve liyakatli insanlar olacaktır. İnovasyon ile hak ve hukuka bağlı Eko-İnsan üretimi yapılacaktır. Bir projenin temel fikri olan bu çalışmanın ana hedefi ilimiz kırsallarında atıl olarak çürümeye terk edilmiş eski karakolları ubuntu anlayışıyla agroekoloji çiftliklerine, mezralarına, EKO- köylerine dönüştürerek parakola dönüştürmektir. Agroekoloji çağdaş bir bilim, hem bir uygulama, hem de bir harekettir. Bilim olarak öncelikle biyolojik, biyofizik, ekolojik, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik mekanizmaları, fonksiyonları, ilişkileri ve tasarımları inceleyen uygulamalar bütünüdür. Agroekolojik tarım, organik tarımı da kapsar, fakat organik tarıma indirgenemez. 2014 yılında FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım örgütü) yönetiminde Roma’da yapılan “ GIDA GÜVENLİĞİ VE BESLENME ÜZERİNE ULUSLARARASI AGROEKOLOJİ SEMPOZYUMU” ile birçok Dünya ülkesi harekete geçirmiştir. AB, Amerika kıtasında ve Küba’da başarıyla uygulanmaktadır. İlimiz Tunceli pilot seçilerek buradan başlatılacak çalışma tüm Türkiye’ye yaygınlaştırılabilir. Bu çalışmayla, başka bir anlayış (ubuntu) ve başka bir tarımla (agroekolojik) yeni ve daha iyi bir Dersim’e, oradan da daha iyi bir Türkiye’ye ulaşmamız mümkün. “Gıdayı yöneten Dünyayı da yönetir.”
Eğer Devlet çürümeye terk edilmiş bu eski karakollarını mayından temizleyerek kooperatif, dernek vb girişimlerimize verirse, biz buralarda yapacağımız Agroekolojik tarım ve hayvancılık, arıcılıkla bu karakolları parakola çevirebiliriz. Bu çalışma ile can almak için yapılan karakoldan, can vermek, canlandırmak amaçlı parakollara geçebiliriz.
Bundan 60 yıl önce 28 Ağustos 1963’te, Başkent Washington’daki ünlü Lincoln Anıtı’nda, Dr. Martin Luther King Jr’ın “BİR HAYALİM VAR DOSTLARIM” cümlesiyle başlayan tarihi konuşması, 40 yıl sonra bir siyahı ABD Başkanlık koltuğuna oturttu.
BENİM DE BUNA BENZER BİR HAYALİM VAR DOSTLARIM; kimine asker, polis kıyafeti, kimine de gerilla kıyafeti giydirilerek biri birlerini boğazlamaya itilmiş yoksul ve kardeş halkımın çocuklarının, aynı coğrafyada birlikte, kardeşçe çalışarak üretmeleri ve yine kardeşçe paylaşımları hayalim, bu vb projelerle gerçekleşebilir.
4K (konuşalım, karışalım, kaynaşalım, kardeşleşelim) ile ve ubuntuyla Dersimli, Egeli, Akdenizli, Karadenizliyi ortaklaştırmak, karıştırmak, kaynaştırmak ve kardeşleştirmek. Yaz mevsiminde arı ve diğer hayvanlar için cennet olan Munzurlar kışın ise yağan 3 metre karı ve soğuğu ile adeta cehenneme dönüşür. Ege ve Akdeniz kıyıları da hayvanlar için yaz sıcaklarıyla cehennem, kışın ılıman iklimiyle cennete dönüşür. Dersimli ortak, hayvanları (arı, koyun, keçi) yazın Munzur yaylalarında bakıp beslesin. Kışında hayvanlar için cennet olan Ege ve Akdeniz’deki ortağı beslesin. Ubuntu ile kardeşçe beslesin, kardeşçe paylaşsınlar. Ortaklaşıp karışıp kardeşleşsinler.
Bu projeyi 2006 ve 2011 yılında “HAYVAN TURİZMİ” ve “GÖÇER HAYVANCILIK PROJESİ” gibi ironik adlarla iki kez Tarım Bakanlığına vermiştim. Bu ve benzer amaçlı projelerle; sözde devrimcilerinin ‘devrimci savaşları’, ve ajan örgütü Apocuların Kürt Devleti savaşının mağduru memleketim Dersim ve mazlum Dersimliler kurtulabilir, kurtarılabilirler. Bu en ideal Dersim değişimi, dönüşümü ve devrimi olur. Biz aydınların görevi de buna yalnızca söylemli değil, eylemli öncülük etmektir. Çünkü K. Marx’ın özeleştiri olarak da kabul edilecek şu fenomeninde ki gibi; “Biz filozoflar dünyayı hep yorumladık ama değiştirmek için parmağımızı oynatmadık.” Biz Dersim devrimcileri de hiç üretmediğimiz pastayı eşit ve adil paylaştırmak için canımızı ortaya koyduk. Ama pasta üretmek için parmağımızı kıpırdatmadık.
Gömleğimizin, pantolonumuzun modasını nasıl değiştiriyorsak artık insan(lığ)ımızın modasını da gecikmeden değiştirmeliyiz. Doğayı kirleten, katleden, çalan, çırpan, kaçıran, göçüren, vuran, kıran, küfür ve kavga eden, okumayan ve düşünmeyen, bilmeyen yalnızca inanan, üretmeden, çalışmadan kazanan, haramla beslenen insan yerine; okuyan, çalışan, koruyan ve iyiyi, doğruyu kollayan, üreten, öğrenen ve öğreten, ahlaklı AK-PAK İNSAN’ı üretmeliyiz.
Hayat, “Bir insan değişirse, dünya da değişir.” diyen Çin’in Nobel ödüllü yazarı MO YAN’ı doğruluyor.
Bu hayali gerçeğe dönüştürmek için Devletten destek ile ilgileneceklerden ortak, dost ve arkadaşlar gerekiyor. Şurası gerçek ki, bizim yapacağımız bu çalışma terör karşıtı olup, üretim ve istihdam artırıcıdır. Devletin teröre karşı verdiği ve hala vermekte olduğu silahlı mücadeleden;
- Daha kalıcıdır. Çünkü biz halkız, halk bu mücadelenin içine girdiğinde terörü destekleyen değil, köstekleyen olur.
- Bu mücadele daha ucuzdur. Silahlı mücadele ile yapılan harcamanın onda biri bu mücadeleye aktarıldığında, daha yararlı ve kalıcı sonuçlar alınabilir. Dağ başındaki karakolda dişi ağrıyan bir askeri, ildeki Hastahaneye helikopterle taşıma masrafıyla bir agroekolojik çiftlik kurulabilir.
- Daha insanidir. Daha kolaydır. Daha kalıcıdır. Daha hayırlıdır.
Suçu yok ederek, suçluyu yeniden ihsan ile insanlığa kazandırmak dileklerimle…
MEHMET YÜREK
* UBUNTU: Bir Afrika yerli kabilesi sözü olup; “BEN, BİZ OLDUĞUMUZ ZAMAN BEN’İM” anlamındadır.