VE ANADOLU’DA DÖRDÜNCÜ ARAP İŞGALİ
Anadolu’ya ilk Arap işgali: 1384 yıl önce Halife Ömer’in kılıçla, kanla, zorla ve zulümle Müslümanlaştırmasıyla girdi. Ama bu işgal tam başarılı olamadı. Korkularından İslam’ı sözde kabul eden Anadolu halkları özde red ediyorlardı.
İkinci işgal: Selçukluların Hanefi İslam’ı resmi devlet dini olarak Anadolu’ya dayatmalarıyla geldi fakat bu da pek tutmadı. Selçuklular döneminde Anadolu’da hâkim inanç Alevilik idi.
Üçüncü ve en önemli işgali: Çaldıran’da Ş. İsmail’i yenen Y. Sultan Selim getirdi. Bu işgalin Anadolu’ya nasıl girdiğini aktarmadan önce kısaca Çaldıran Savaşını aktarayım. Dünyanın her yerinde mağlupların tarihi galipler tarafından yazıldı. Bu nedenle tarih büyük yalan ve yanlışlarla anlatılır. Bu durum bizde açık ara ön saflardadır. Bu savaşın üzerinde yüz yıllar geçmesine rağmen savaşın iki liderinin resimleri dahi değiştirilerek veriliyor. Çünkü Ş. İsmail daha genç ve daha yakışıklı. O nedenle karga burunlu, kedi bıyıklı Y. S. Selim ile Pala bıyıklı, kulağı küpeli ve yiğit görünümlü Ş. İsmail’in resimlerini değiştirerek koydular tarih kitaplarına. Çaldıran Savaşına gelince; 23 Ağustos 1514 tarihinde Osmanlı, Y. S. Selim’in dedesi F. Sultan Mehmet’ten beri ateşli silahlar kullanırken İran’lılar bundan mahrumdu ve hatta habersizdi. İran ve Rus kaynakları savaşı şöyle aktarır. İki ordu Çaldıran’da karşılaştıklarında Şah İsmail beyaz atının üzerinde ordusun en önünde duruyordu. Y. Sultan Selim ise yamaçta ordusunun en arkasında ve etrafına dizdirdiği top arabalarının arasındaki atların koşulduğu savaş arabasında oturuyordu. Bu durum savaşta aleyhte bir durum olursa kolaylıkla kaçıp kurtulabilsin amaçlıydı. Savaş başlamadan Şah İsmail atını 50-60 metre ileri sürerek Osmanlı ordusuna ve Padişahına akıcı Türkçesiyle şöyle haykırdı. “Eyy! Osmanlı Sultanı, ikimizin emrinde biraz sonra biri birine kırdıracağımız bu insanlar kardeş. Hepsi Türk evladı. Gel biz bu kardeşlerin kanını akıtmayalım. Hangi silahta usta isen onu seç ve biz ikimiz dövüşelim. Galip gelen her iki ülkeyi ve bu kardeşleri yönetsin.” Sonra atını kendi ordusuna döndürerek şöyle seslendi; “ biz iki kralın döğüşünde eğer ben yenilirsem kayıtsız, koşulsuz ve bana itaat eder gibi Yavuz Sultan Selim’e bağlanacaksınız” dedi. Ve der demez de Y. S. Selim eliyle etrafındaki toplara ateş emri verdi. Onlarca top patlar patlamaz karşı tarafta at leşleri ve insan cesetleri birbirine karıştı. Adamları Ş. İsmail’i yaralı olarak alıp savaş meydanından kaçırdılar. Yaralı Şah İsmail ordusuna savaşmayın geri çekilin emri verdi. Ordu geri Tebriz’e çekildi. Yavuz takip etme cesareti dahi gösteremeden döndü. Yani Çaldıran’da savaş olmadı veya savaş başlamadan bitti dersek daha doğru olur. Dikkat etmemiz gereken bir hususta Y. S. Selim’e gelinceye kadar hiçbir Osmanlı padişahının doğuya sefer yapmamasıydı. Müslümanlara kılıç çekmekten imtina etmeleriydi. Yavuz öncesi tüm padişahlar batıya Hristiyan alemiyle savaşırken Y. S. Selim hep İslam toplumlularıyla savaşmıştır. Kimi araştırmacı bunu onun Hristiyan annesi Despina’ya bağlar.
Çaldıran’dan cesaret alan Y. S. Selim, 24 Ağustos 1516 tarihinde Mercidabık savaşı, 22 Ocak 1517 tarihinde Ridaniye savaşlarını kazanarak Şah İsmail’e destek veren Türk ve Müslüman Memlük’leri yendi. İslam başkentini fethedince halifeliği de Arapların elinden aldı ve ilk Osmanlı Halifesi oldu. Y. S. Selim İslam Halifesi oldu ama ne kendisi ne de halkı İslam’ı bilmiyorlardı. Onun için kendisiyle beraber 1000 Arap Mollasını getirip Anadolu’ya dağıtarak Arapça ve Kur-an öğretmeye başladı. Devam eden yıllarda on binlerce Arabı getirerek Anadolu ve Trakya’da Arapça ve Kur-an seferberliğini başlattı.
Biz gidip Arabın toprağını işgal ettik. Arap’da dili ve kültürüyle Anadolu’ya girip bizim beynimizi ve ruhumuzu işgal etti. Yani Arap işgaline giden Türkler, Arap işgaline uğradı. İşgalci işgal oldu. İşte bu üçüncü işgal de böyle gerçekleşti ve bu günkü AKP iktidarı ve zihniyeti, tarikatlar ve cemaatler bu işgalin ürünleridir.
Gelelim dördüncü işgale: Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da 29 Aralık tarihinde oynanması gereken GS-FB maçında Araplar Atatürk’ün hem özüne (resimlerine) hem de bir sözüne izin vermeyerek engellediler. Bunun üzerine tek sermayesi halkın cehaleti olan sözde ‘aydınlar’ medyada olmadık yalan ve yanlış şeyler söylediler. Yok efendim Türkler Beyazid Meydanında Arapların isyancı dedesinin kafasını kesmiş falan filan. Oysa II. Mahmut 1821 yılında bu günkü kralın dedesi Abdullah bin Suud’un kafasını kestirirken Atatürk’ün doğmasına daha 60 yıl vardı. Arapların Atatürk’e düşmanlığının ana nedeni O’nun; 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun“nu kabul edilerek Arap harfleri esaslı Osmanlı alfabesinin geçerliliğine son verip, Latin harflerini esas alan Türk alfabesini yürürlüğe koymasıdır. Özetle Y. S. Selim’in Hilafetle birlikte Arapla, Arapçayla ve çöl Bedevizmiyle işgal ettirdiği Anadolu işgaline Atatürk bu dil ve harf devrimiyle 500 yıl sonra son vermiştir. Araplar Atatürk’e düşmanlar ama buna dedelerinin idamı neden değil. Asıl düşmanları elbette Atatürk’tür. Nedeni ne dedesi ne de hilafetin kaldırılmasıdır. Atatürk’ün Araplar nezdinde baş suçlu olmasının nedeni; Arapçanın kaldırılarak yerine Türkçenin resmi dil yapılmasıdır. Bu çöl bedeviizminin sonunu Atatürk getirmiştir. Atatürk yalnızca Anadolu’daki fiili işgalci batılı emperyalist güçleri kovmadı. Atatürk 500 yıl boyunca gerici Arap kültürüyle Anadolu’yu işgal eden Arap kültür emperyalizmini de kovdu.
Gelelim dördüncü ve son Arap işgaline: Bu işgal Türkiye’nin İhvancı AKP iktidarıyla başladı ve halen tüm hızıyla devam ediyor. Bu işgal Arapların petrodolarlarını basarak Anadolu’nun en güzel topraklarını işgal etmekle kalmıyor. Tarikat ve cemaatlerle anaokullarımıza kadar girerek geleceğimiz olan çocuklarımızı zehirleyerek geleceğimizi de işgal ediyor.
Pe ki! çözüm ne? Bu benim açımdan bir paradoks* ama!.. ikinci bir Atatürk gelemeyeceğine göre çözüm, hepimizin Atatürk olmasında.
Yavuz Sultan Selim Şah İsmail
* Paradoks: Çelişki, tezat. Bu satırların yazarı yazdığı bir makale nedeniyle Atatürk’e hakaretten 15 ay ceza almıştır.