1937-38 de yok edilmeye çalışılan Dersimlilerle birlikte Yahudiler ve Japonlarda soykırımla yok edildiler. Bu acımasız soykırıma uğrayan üç milletten ilki olan Dersimliler halen mağdur ve geri kalmışken, diğer mağdur iki millet ise dünyanın en güçlü milleti olmayı başardılar. Peki, aynı dönemin mağduru bu üç milletten ikisi olan Japonlar ve Yahudiler dünyanın süper devleti olmayı başarırken, aynı dönemin mağduru Dersimliler neden ve nasıl geri kaldılar?
Dersim soykırımından kalanlar yurdun dört bir yanına sürülmüşlerdi. On yıl sonra 1947 de ana yurtlarına geri dönüş izni verildi ve döndüler. Aynı dönemde tarihin en büyük soy kırımının mağduru Yahudiler 1947 de İsrail’de devletlerini kurdular. Peki, bunu nasıl başardılar? Dersimliler doksan yıla yakındır halen neden başaramıyorlar?
“Yaşamayı beceremeyenleri yaşam becerir.” Dersim Çobanı
Bu çalışmada, başaranların neden ve nasıl başardıkları, başaramayan Dersimlilerin neden ve nasıl başaramadıkları sorularının yanıtları aranarak çözüm önerileri sunulacaktır. Dersimliler 1947 de köylerine döndüklerinden beri saza sarılarak; yandı anam, öldürüldü babam ağıtlarıyla mağduriyetlerini ve haklılıklarını haykırmaktan öte bir şey yapmıyorlar. Buna karşılık, Dersimlilerden daha büyük ve acımasız bir soykırıma uğrayan Yahudiler ise haklı olmamız bize bir şey kazandırmaz, biz güçlü olmak zorundayız dediler ve dört elle işe sarıldılar. Ağlayarak hakkımızı alamayız, tek kurtuluşumuz kendimizdedir dediler. Güçlü olursak alın terimizle hak ettiğimiz gücümüzle hakkımızı kendi bileğimizle alırız dediler. Buna inandılar, bu yoldan ilerleyerek sanayide, ticarette, tarımda bilimde, sanatta ve bilgide hızlı ve yoğun üretimler gerçekleştirerek günümüzün en güçlü devletlerinden biri oldular.
HAKLI OLMAK BİZİ TATMİN ETMEZ . GERİ KALANLARIN
HAKSIZ OLDUKLARINI DA KANITLAMAMIZ GEREKİR . WİLLİAM HAZLİTT
Ortalama bir Anadolu ilinden küçük ve yarısı çöl olan İsrail tüm dünyaya tarımsal tohumlar satıyor. Sözde tarım ülkesi Türkiye tarımsal tohumu yılda ortalama 500 milyon dolar ödeyerek dışardan alıyor. Bunun büyük bölümünü (50 ton) İsrail’den alıyor. Ben bu satırları yazarken İsrail uçakları Gazze’yi bombalıyor çoğu sivil ve çocuk binlerce ölü, binlerce yaralı var. Türk uçaklarının bakımını ve tanklarının revizyonunu İsrail yapıyor. Yarısı çöl olan küçücük İsrail, milyar nüfuslu ve milyon km2 lik 17 Arap ülkesinin toplamından daha fazla tarımsal ürün üreterek Araplara ve tüm dünyaya satıyor. Günümüzde tarımsal tohum üretiminde dünyanın en büyüğüdür. Bilim ve teknolojideki üretimleriyle de dünyanın en büyüklerinden oldular. Bu nedenle dünyanın en haksız, en hukuksuz, en ahlaksız savaşını sürdüren on milyonluk İsrail bu üretimden gelen gücüyle milyar nüfuslu Arapları sürekli dövüyor. Araplarla girdikleri 13 savaşın tamamını kazandılar.
Faşist bir delisinin ırkçı savaşıyla 1945 te tarumar olan Alman ulusu günümüzde dünyanın en güçlü ekonomisi ve en refah toplumuna nasıl ulaştı? Kapital ve kapitalistleriyle değil. Tüm dünyada filozoflar ulusu olarak anılan, en çok filozofa sahip ve İçinde kapital yazarının da olduğu çok güçlü filozof ordusuyla ulaştılar.
1945 te ABD’nin Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombası atmasıyla Japonya Almanya ile birlikte adeta yok olarak 2. Dünya savaşının en yenik mağduru oldu. Japonlar da Yahudiler gibi çözümü çalışarak üreterek güçlü olmakta gördüler. Kendilerini bombalayarak yok etmeye çalışan Amerikalıların serbest kalmış tüm patentlerini ülkelerine getirerek bilgi bankaları (think-thank havuzları) kurdular. Gençliğini kâhinlik (gelecek bilimcilik) ve mucitlik (icatçılık) seferberliğine sevk ettiler. O patentleri yenileyerek ve geliştirerek yeni teknolojik ürünler ürettiler. Japonlar şimdi bu yeni teknolojileriyle 1945 de ülkelerini atom bombasıyla işgal ve yok etmeye çalışan batılıları (ABD-AB) ve diğer dünya ülkelerini Toyoto, Sony, Honda, Canon, Subaru, Olympus, Suzuki, Mitsubishi, Nintendo, Mazda, Nikon, Casio, Toshiba, Nissan, Panasonic gibi sayısız markalarıyla işgal ediyorlar.
“Trendleri kaçıranlar, trenleri de kaçırırlar.” Dersim Çobanı
Peki, bu halklarla aynı günlerde yok oluşa maruz kalan Dersimliler ne yaptılar ve hala ne yapıyorlar, nasıllar ve neredeler?
“Sorular sorunların anahtarıdır. Yanlış anahtarla kilit açılmayacağı gibi yanlış sorularla da sorunları çözemeyiz, hatta açmaza götürürüz.” Dersim Çobanı
Saza sarılarak ağıtlarla ağlamaya başladılar ve günümüzde de bu duruma halen devam ediyorlar. Bu ağıtlarla büyüyen Dersim gençleri de öfke ve intikam hırsına bürünerek silahlı sol ve Kürt hareketinin eliyle derin güçlere kurban edildiler. Dersim’in geleceği olan gençliği yok edildi. 1937/38 deki kırımdan on yıl sonra Dersimliler köylerine dönerek kıt kanaat olsa da kendilerine yeniden bir hayat kurdular. Ama başta Apocular olmak üzere silahlı solun Dersim’de sürdürdüğü kirli savaş nedeniyle yakılıp, yıkılıp boşaltılan köylere kırk yıldır hala dönemiyorlar. Bu anlamda derin devlet güdümlü bu çirkin savaş 1937/38 kırımından daha büyük zarar verdi denilebilir. Günümüz Dersim’i hem topoğrafik hem de demografik olarak Dersimlilerin aleyhine hızla bozuluyor. Dersim’deki türbanlı kadın oranı çağdaş, seküler görünümlü Dersimli kadın oranını aşmakta. Dersim’in geleceği olan güzel doğası karakol, kulekol, yaylacı yolları, arıcı yolları ve madencilerle katledilmekte.
KİMSE GÖRMEK İSTEMEYENLER KADAR KÖR DEĞİLDİR.
JONATHAN SWİFT
Dersimlileri bu geri kalmışlığa mahkûm eden nedenlerin başında entelektüel önderlikten yoksun oluşları gelmektedir. Entelektüel yoksunluk yoksulluğun baş nedenidir. Bu nedenle silahlı sol ve silahlı Kürt siyasi yapılanmalarından arınmış Dersim entelektüellerinin Dersim çıkmazına öncü olmaları bir zorunluluktur. Dersim aydınları, sanatçıları ve entelektüelleri Dersim kalkınmasında baş aktör olmadıkça sorunlar çözülemez. Dersim’in Kürtçü ve silahlı sola ait olmadığını tüm dünyaya anlatmalıyız. Dersimlinin; iyi, doğru, yararlı ve hakikatin ne olduğunu kavrayarak bu doğrultuda davranabilmesi için belli bir bilgi, sanat, kültür birikimine sahip olması gerekir. Dersim halkı ileriye döndürülmedikçe ve değiştirilmedikçe geri kalmaya mahkûmdur.
Bilgi. Bilgi. Bilgi. Eğitim. Eğitim. Eğitim. Ayrıca yüksek ahlak ve vicdan sahibi olması da bu işin olmazsa olmazı. Dersimlilerin geçmişi Dersim topraklarının altında (Dersim arkeolojisi), Dersimlilerin geleceği de Dersim topraklarının üzerindedir (doğasında).
“Sularını kurutan milletler, soylarını da kuruturlar.
Ormanlarını kaybeden toplumlar onurlarını da kaybederler.
Dillerini unutan halklar dinlerini de unuturlar.” Dersim Çobanı
Dersim’in geçmiş (1937/38) takıntısı Dersimlilerin geleceğini engelleyerek yok etmemeli. Geçmişi unutmadan fakat sürekli geçmişe takılı kalmaktan kurtulup geleceğe odaklanmalıyız. Dersim’i bolluk, rahatlık, iyilik, güzellik, mutluluk ve iyi bilgiyle donanımlı huzur ve refah merkezi yapmalıyız. Yaşamı değiştirip dönüştüren söylemler değil eylemlerdir. Kişiler söylemlerinden değil, eylemlerinden ibarettir. ‘Devrimcisi’ çok, Dersimcisi yok memleketimin, demografik yapısı aleyhte bozulmakta.
“Tunceliler Ato’cu, Apo’cu, Alo’cu, İbo’cu, Emocu (Ermenici) vb herşey oldular fakat Dersimli ol(a)madılar.” Dersim Çobanı
CHP ve ulusalcılar yüz yıldır, AKP’de 20 yıldır bizi Türk ve Hanefi Müslüman yapmaya çalışıyor. PKK de elli yıldır bizi Kürt yapmaya çalışıyor. Son yıllarda içimizden kiralanmış ‘keşişin torunları’ da Ermeni misyonerliğiyle Dersimlileri Ermenileştirmeye çalışıyor. Biz Dersimliler ne Türk, ne Kürt, ne Ermeni ne de Hanefi Müslümanız. Yüzde doksan dokuzu Alevi olan Dersimliler; tanrısını doğada ve insanda arayan, şeytanını da yalnızca insanda gören bir inanç sisteminin mensuplarıdır. Dersimliler Alevi Kırmançtır. Alevilik insanlıktır, hakiki insanlıkta Aleviliktir. Dersimliler bu zihinsel zehirlenmelerden kurtarılmalı ve kurtulmalıdır. Ayrılar aynılaştırılamaz. Haklı Dersim çabalarımızı, güçlü Dersim çabalarımıza çevirmeliyiz. Bu düzende haklının hakkını veren olmaz ama güçlü hakkını kendisi alır. Doğamıza, dilimize ve inancımıza sahip çıkmalıyız. Dersim halkı; iyiye, ileriye, güzele, ahlaka, erdeme, bilgiye ve üretime döndürülmedikçe ve değişmedikçe Dersim ilerleyemez, kalkınamaz. Halk değişmeden memleket değişmez. Kötüler gitmeden kötülükler bitmez.
Bu nedenle; bilgi, bilgi, bilgi. Eğitim, eğitim, eğitim.
Beyinleri zehirlenmemiş, aklını ihale ve havale etmemiş, APO’cular ve silahlı sol örgütlerinin ölmeye ve öldürmeye kurguladığı gençlerimizin kalanları ile yeni gençliğimizi yaşamaya, yaşatmaya ve üretmeye adanmış iyi yaşam gurularına dönüştürmemiz gerekir.
ÇÖZÜM NEDİR VE NASIL OLMALI?
- Ubuntu ile agroekolojik tarım ile Dersim enstitü köyleri kurmalıyız. Dersim’in dağlarına çok sayıda kalekol ve kulekol yapılınca eski karakollar atıl kaldı. Çürümeye terkedilmiş boş ve atıl kalan bu karakollarda elektrik, yol, su vb her türlü altyapı var. Dersim entelektüelleri ve iş insanlarının öncülüğünde kurulacak bir organizasyon (Kooperatif, dernek, vakıf, şirket vd) ile bu karakollar devletten alınarak Dersim halkının yararına birer üretim merkezine dönüştürülebilir. Bu konuda iki yıldır verdiğim mücadeleye ilişkin devletin vali ve komutanlarına verdiğim “KARAKOLLARDAN PARAKOLLARA BİR DERSİM PROJESİ”[1] sine (bu linkten ulaşılabilirsiniz. https://www.alevicimehmetyurek.com/karakollardan-parakollara-dersimde-degisim-donusum-ve-bir-gelecek-projesi/ ) sıcak bakılıyor. Bu karakolların yerleşik konumlarına uygun olarak doğası hayvancılık, arıcılık, agroekolojik tarım, Munzur sarımsağı yetiştiriciliği vd neye uygunsa o doğrultuda üretimler yapılabilir. Bu çalışmada Köy Enstitülerinin çağdaşlaştırılmış versiyonu ile ENSTİTÜ KÖYLERİ kurarak, koyun, keçi, arı, sarımsak, domates vb ile birlikte yeni ve yenilenmiş insan yetiştirmeliyiz. Apocu ve silahlı sol kırımlarından kalanları yeni nesil gençliğimizi Dersim’e ve Dersim’ciliğe kazandırmalıyız.
Bilgi, bilgi, bilgi. Eğitim, eğitim, eğitim.
- DerBilSİSÜB (Der=Dersim, Bil=bilgi, S=sevgi, İ=iyilik, S=sanat, Ü=üretim, B=bankası) Yukarıda Maddede aktardığımız Enstitü Köylerinin temel işlevlerinden biri bu olmalıdır.
- DerMuKa (Der=Dersim, Mu=mucitlik, Ka=kâhinlik) Yine 1. Maddede önerilen Enstitü köylerimizde silahlı mücadeleden arta kalan gençlerimizi ve yeni kuşak gençlerimizi Japonlar ve Yahudilerin yaptıklarını modelleyerek gerçekleştirebiliriz. Parakollara dönüştüreceğimiz bu atıl karakollarda yetenekli gençlerimizle Munzur vadisini bir işleviyle de Silikon vadisine dönüştürerek yüksek bilişim enstitüleri kurabiliriz.
- DerEkoG (Der=Dersim, Eko=ekolojist, G=gerillaları) PKK ve silahlı solun elinde ölmeye ve öldürmeye kurgulanmış gençlerimizden kalanlarını yaşamaya ve yaşatmaya adanmış ekolojist, doğasını koruyan yaşama ve yaşatma gerillalarına çevirebiliriz.
- Munzur Üniversitesi kuruluşundan bu güne kadar memleketimize ve milletimize hiçbir yarar sağlamadı. Hatta belli konularda zararı dokundu. Dersimliler tepkisiz ve tavırsız yalnızca seyrediyor. Son atanan Rektör Sayın Kenan Peker akademik kariyeri (doğa-tarım) nedeniyle Dersim için yararlı çalışmalar yapabilir. Kendisini ziyaret ederek tanıştım ve Dersim ile ilgili özellikle agroekolojik tarım başta olmak üzere düşüncelerimi paylaştım. Munzur Üniversitemize bir Doğa Bilimleri Enstitüsü kurularak bünyesinde Ziraat, veterinerlik, turizm ve agroekolojik tarım fakülteleri açılması konularına yaklaşımı olumlu. Fakat biz üniversitemizi kendi haline bırakmamalıyız. Derhal Dersimli aydınlar, sanatçılar, entelektüeller ve akademisyenlerden bir Munzur Üniversitesi Meclisi oluşturup üniversite ile dayanışma ve denetimli çalışarak Munzur Üniversitesini Dersim halkına yararlı bir konuma getirmeliyiz.
- Yeni atanan Valimiz Sayın Bülent Tekbıyıkoğlu’nu ziyaret ederek tanıştım. Yeni valimizi ve yeni rektörümüzü de atanmalarından 4-5 ay sonra ziyaret ederek tanıştım. Sayın Valimiz işe çok hızlı ve çok olumlu başladı. Çalışmalarını izleyince ve tanışınca Vali Tuncay Sonel beyin çalışma ve hizmet kariyeri aşılamaz inancımı askıya aldım. Tatil, gece, gündüz, dur durak demeden çalışıyor. Sarısaltık Türbesi etrafına yaptığı düzenleme ve diktiği çam ormanı harika. Proje ve önerilerimi sundum. Yaklaşımı olumlu. Özellikle doğa hakkındaki duyarlılığıma katıldı. İlimiz ve halkımızın yararı için çalıştıkça desteklemeliyiz.
- Bildiğiniz üzere Dünyada ilk milli park 1871 yılında ABD de ilan edilmiş olan Yellowstone Ulusal Parkıdır. Yüz yıl sonra da 1971 de ilan edilen Munzur Milli Parkı Türkiye’nin ikinci milli parkıdır. Dersim Mazgirt kökenli hemşerimiz Ali Tiyar Gök bey, yıllara ve büyük emeğe dayalı, şu anda Türkçe ve İngilizce olarak basım aşamasında olan “DERSİM’İN YABAN BİTKİLERİ VE BÜYÜLÜ DÜNYASI” kitabı ile çok değerli bir çalışma yaptı. Bir kısmı endemik olan 1864 bitki türü bulundu. Ulaşamadıklarımızla birlikte bu sayının üç binin üzerinde olacağını tahmin ediyoruz. Bulunan bitki sayısı İngiltere, Danimarka ve Hollanda gibi üç önemli Avrupa ülkesi bitki sayısı toplamının iki katından daha fazla. Fiziki olarak Munzur Milli Parkından beş kat daha büyük olan ABD’nin Yellowstone parkındaki bitki sayısı bizim bitki sayısının yarısı kadar değil. Benim de tarih, kültür ve coğrafya bölümleriyle katkıda bulunduğum bu çalışma bir Ocaktan önce yayımlanacak.
- 1937 de idam edilen altı aşiret liderinin Dersim soykırımına teslim olmadan direnme kararı aldıkları ve suyunu içerek üzerine yemin ettikleri Halvori Göezelerinde şu anda eski TİKKO’cu yeni AKP’li biri tarafından karhane, meyhane yapılıyor. Uzun süreli kiralanmış, kepçe dozerle girişilmiş, beton kolon ve kirişler atılan inşaat hızla devam ediyor. Burası 1. Derece sit ve ayrıca bu yaz hasas koruma bölgeleri kapsamına alındı. Ayrıca 1937/38 de buranın üzerindeki kayalıkların üzerinden 484 insanımız kadın, yaşlı, çocuk süngülenerek Munzur çayına atıldı. Munzur çevre dernekleri ve aktivistleri neredesiniz? Munzur doğasının yılmaz savunucuları Av. Barış Yıldırım, Av. Özgür Kaplan vd susutu(ruldu)nuz mu? Acil, acil, acil. Direniş, direniş, direniş. İnsanlığın geleceği doğada. Doğanın da en güzeli Dersim’de.
SON OLMAYACAK SÖZ: 1937/38 zin 100. yılına yalnızca 13 Yıl kaldı. Bu 87 yıl boyunca hep saza sarılıp ağladık. Çağımızda ağlayanlar değil güçlü olanlar mama yiyebiliyor. İsrail ve Japon örnekleri ortada. Biz Dersimliler bu 13 yılda 87 yılda yap(a)madıklarımızı yapabiliriz. Bitiremesekte bu konudaki dönüşüm ve dirilişin sağlam bir temelini atarak gençlerimize emanet edebiliriz.
Beyni yıkanmamış, aklını PKK, silahlı sol vd merkezlere havale ve ihale etmemiş Dersimlilere çağırıdır. Yukarıda sıralan öneriler sizler tarafından daha da zenginleştirilip geliştirilerek hayata geçirilebilir.
Sıralanan bu önerilerden yalnızca doğamızın toprak altını define avcıları ve madencilerden, toprak üstünü de bitki, yabani hayvan ve ağaç katliamcılarından koruyabilirsek dahi, bu doğamız Dersimlilerin yedi sülalesini yedi göbek besler.
Unutmayalım ki; Dersimlilerin doğası dedelerinden kalan bir miras değil, torunlarına bırakacakları bir emanettir.
DERSİM ÇOBANI
[1] https://www.alevicimehmetyurek.com/karakollardan-parakollara-dersimde-degisim-donusum-ve-bir-gelecek-projesi/